Ados
Bu Hayattan
[Nakarat]
Bu hayattan beklentin zor olsa da
Umudu beklersin bugüne dek
Duydukların ezberdi ama gördüklerin gerçek değil

[Verse 1: İtaat]
Sırada dolmak için hep yeni bi' gün var
Ve dünün getirdikleri ise neden sadece hüsran?
Her şey yolundayken der insan hep bu benim dünyam
İşler sarpa sarınca denir ki; bu nasıl dünya?
Yalandan uzaklaş, yoksa sarar gölgeni
Bu yapmacık dünyada ben huzurdan ayrı yöndeyim
Ben bi’ volkanım ve bekleme benden hiç sönmemi
Umut yalan tüm hatıranın arta kalan közleri
Anlatmaya yеtmiyor ki duyduğun tüm satırlar
Tam bitti diyorum aniden bi’ ses (geçmişi hatırla)
Yеniden sil her şeyi ve yeniden hatırla sen
Kin ve nefret besliyorsan geriye döner hep adımlar
Düşündükçe oluyor hep uykularım kaçan
Rüya görmez olan bu gözlerde korkularım kaçak
Sorgu odalarında susan bir ruh halindeyim
Eğer konuşursam biter yalnızlığım uykuların kaçar

[Nakarat]
Bu hayattan beklentin zor olsa da
Umudu beklersin bugüne dek
Duydukların ezberdi ama gördüklerin gerçek değil
[Verse 2: Ados]
Selam sana! Dünyamı bölük pörçük parçalayan
Bir ucundan tutunca parmaklarımı kamçılayan hayat (ey hayat)
Sen mi böldün fikirlerimi?
Bin bir türlü bela düşünceler fazla yaman
Bir yanımdan ölüm geçer bir yanımda dayanmak
Bir kuşun kursağında yolcuyum biterim zamanla
Koşuyor zarara kalbim kaçıncı bahara
Sen rüzgar gülü olup yürüdün el verilmiş diyara
Ben hep geriden yıkık göçük birkaç adım sahibiyim
Hep bi’ küskünü oynar nitekim sahiciyim
Göğsümü bir bağ gibi açtım
Ve ta içini yağmalamaktan geri durma
Şaraptan geçelim
Issız güverteler inşa ettim okyanusa
Kızgın kum, hırçın dalga, hep karşı bana
Ulaşmak kıyıdan birkaç ömür uzakta
Yüzüme ritmik çalan umarsız bir fırtına

[Nakarat]
Bu hayattan beklentin zor olsa da
Umudu beklersin bugüne dek
Duydukların ezberdi ama gördüklerin gerçek değil

[Verse 3: Sürveyan]
Sürgünden omzuna, vadilerden hasmına çıraktım
O yüzden döküldüm avlunun kısmına
Sen ahir mevduatsın dört dörtlük tam tamamsın
Yorulduysan kan kusturur dört mevsim birden kanarsın
Sokakların ahını aldığından beri yalansın, hep ziyansın
Hep israf, saçılmış talansın
Duyulmuş, görülmemiş işlenen bi’ günahsın
Görgülü Ekim, doyumsuz Mart, hem de fakir Şubatsın
O kadar soğuktu ki yerler kin tutmuştu
Göz kapakların pencerelere hızlıca koşmuştu
Yüreğinde yangın gözlerinde su depoları taşırken
Sen ihanetlere yoldaş olmuştun
Lakin memnunum indirdin perdeyi geceden
Yalın ayak yürü kıtayı kekren bin dereden
Bu neyin fırtınası? Orda kırk bin asır geçer
Gri merasim seni karşılar
Or'dan hayat geçer
[Nakarat]
Bu hayattan beklentin zor olsa da
Umudu beklersin bugüne dek
Duydukların ezberdi ama gördüklerin gerçek değil